“Altın saat” olarak adlandırılan ilk bir saat içerisinde damar açıcı tedavi uygulanırsa, kalp kasının zarar görmesi büyük ölçüde önlenebiliyor. Damar uzun süre tıkalı kalırsa, kalp kası geri dönüşsüz şekilde hasar görüyor ve hasta, kalp krizini atlatsa bile uzun dönemde kalp yetmezliği gelişebiliyor. Bu yüzden imkan varsa eğer kalp krizi geçiren hastaların çok hızlı şekilde tanısının konulup, tedavi imkanı olan bir merkeze ulaştırılması hayati önem arz ediyor. Kaybedilen her dakika hem hasta için hayati risk teşkil ediyor hem de hastada kalp yetmezliği gibi çok ağır bir hastalık gelişmesine neden oluyor. Bunu engellemek için ilk adım hastanın kalp krizi ile belirtileri tanıyıp sağlık merkezine vakit kaybetmeden başvurmasıdır. İkinci adım ise sağlık çalışanlarının kalp krizi ile ilgili bulguları hızlıca tanıyıp tanı koyması ve ilk tedaviyi yaparak esas tedavi olan damarın açılma işlemi için hastayı tam donanımlı bir kardiyoloji merkezine sevk etmesidir.